Belki hepiniz görmüşünüzdür onları, kimisi elinde mızıka, kimisi keman, kimisi ney, kimisi santur, kimisi gitar’la adeta o yanlarından geçip gittiğimiz saniyeler içinde gönül dünyamıza giriverirler…Bu yazımızda sizler için hazırladığımız Müziği ile Sokağa Can Verenler yazısını hem sokak sanatçılarının bir nebze olsun seslerini duyurmaya hem de müziğin ne denli bir etkileşim aracı olduğunu sizlere de kısa da olsa anlatmaya çalıştık..
Müziği ile Sokağa Can Verenler
Taksim’e bir şekilde yolu düşenler muhakkak fark etmiştir onları, kimisi tek kişilik, kimisi de iki veya üç kişilik gruplarla adeta açık hava konseri verirler İstiklal Caddesi ziyaretçilerine, önlerinde ise çaldıkları enstrümanın çantası, isteyen bozuk para atar, isteyen kağıt para… İçlerinde bu işi ekmek parası için de yapan da var, yaptığı müziği insanlara ulaştırabilmek isteyen de. Sadece kendi vatandaşlarımız yok aralarında Azerbaycanlı, İranlı, Hintli, Suriyeli. Kendi kültürlerine ait sazları icra ederek aslında bir nevi kültür elçiliği yaparlar bizlere. Tabi sadece Taksimde değil ülkemizin hemen hemen her yerinde, kalabalık caddelerinde, metro girişlerinde, sahillerde, alanlarda sokak müzisyenlerini görmemiz mümkün.
Müziğin Evrenselliği
Müzik evrenseldir diye boşuna dememişler, icra ettiğiniz müzik türü ne olursa olsun, bu müziği Dünyanın bir diğer ucunda da yapsanız mutlaka bir karşılığı var. Sesinizde ki tını, yaptığınız bir nağme, söylediğiniz eser ve çaldığınız enstrümanın bir teli ile insanların gönlüne girebiliyorsunuz. O yüzden sokak müzisyenliğini basit bir iş olarak görüp küçümsemeyelim lütfen! Müzik insanın kulağından girer, gönlün en derin noktalarına kadar nüfuz eder. Sokak müzisyenliğinden şöhret basamaklarını hızla tırmanıp, söyledikleri şarkıları ile yediden yetmişe herkesin gönlünde taht kuran birçok ünlü sanatçımız da vardır.
Sokak sanatçısı deyip geçmeyelim, seslerine kulak verelim, birkaç dakika vaktimizi ayırıp söyledikleri şarkıları dinleyelim. Ve onlara sahip çıkalım!
