Muzaffer Tayyip Uslu Hayatı, Şiirleri, Sözleri, Muzaffer Tayyip Uslu Şimdilik, Aşk Şiirleri, İstanbul, Muzaffer Tayyip Uslu Kimdir, Hayat Hikayesi Kısaca, Muzaffer Tayyip Uslu En Güzel Şiiri, Aynalardan Evvel, Mezarı Nerede, Ne Zaman Öldü
Muzaffer Tayyip Uslu Hayatı, Şiirleri, Sözleri üzerine ilgi duyanlar onun biyografisini ve eserlerini araştırıyor. Muzaffer Tayyip Uslu Hayatı, Şiirleri, Sözleri ile genç yaşta vereme yenik düşen genç bir şairin acıklı hayat hikayesini veriyor bizlere. Muzaffer Tayyip Uslu kimdir denildiğinde, akla onun mezarı ve Kelebeğin Rüyası filminde Kıvanç Tatlıtuğ’un oynadığı haliyle ümüntsiz aşk şiirleri geliyor biraz da. İşte Muzaffer Tayyip Uslu Hayatı, Şiirleri, Sözleri:
Muzaffer Tayyip Uslu Hayatı ve Şiirleri
Genç yaşta yakalandığı hastalıktan kurtulamayan Muzaffer Tayyip Uslu. Kelebeğin Rüyası filmi, kendisiyle aynı kaderi paylaşan arkadaşı Rüştü Onurla birlikte, Muzaffer Tayyip’in acıklı hayat hikâyesini işledi. Anadolu’da sessizce solan bir gül gibi genç şairin, aşkın ve hastalığın gergefinde tükenen günlerine mısraları şahittir.
1922’de İstanbul’da bir polis çocuğu olarak doğdu Muzaffer Tayyip Uslu. Babasının tayinleri sebebiyle çocukluğunu Anadolu’nun farklı şehirlerinde geçirdi. Zonguldak’da lise eğitimi alırken öğretmeni olan Behçet Necatigil ile edebiyata ilgisi baş gösterdi. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’ne girdi, fakat bölümü maddi imkansızlıklar yüzünden bitiremedi. Zonguldak’a dönerek çalışmaya başladı. Fakat kısa sürede zatürreye yakalandı. Tedavisi gecikince hastalığı vereme dönüştü. 3 Temmuz 1946’da, daha 24 yaşındayken vereme yenik düştü.
Şiirle kendini avundurmaya çalıştığı yaşam savaşı 6 yıl süren Muzaffer Tayyip, son nefesine kadar yazdı. Bu yüzden şiirleri de ölümü anlatan onun acıklı atmosferine yer yer inadına gülmeye çalışan bir atmosfer aldı. Başka insanların sağlıklı yaşamlarına hasretle bakışın motifleriyle dolu mısraları, belki onu tanımanın en iç acıtan, fakat en gerçek yoludur. Şiirleri Zonguldak’ın Karaelmas adlı sanat dergisinden sonra dönemin güçlü edebiyat yayımlarından biri olan Varlık’ta basıldı. 1945’te şiirlerini Şimdilik adıyla kitap olarak yayımladı. Geleceğe, bir iz bırakmak istiyordu.
Bazıları daha lise yıllarında yazılan ve Orhan Veli’nin başını çektiği Garip şiir anlayışına özendiği şiirlerde bazen acemilikler, bazen yaşının çok üstünde oturmuş bir üslup görülür. Bir yandan da kayıp giden umutlara rağmen yaşama sevinci dikkat çeker.
Muzaffer Tayyip Uslu Şiirlerinden Örnekler
Necati Cumalı, onun ölümünden on yıl sonra şiirlerini ve yazılarını bir araya topladı. Şimdilik adlı kitabının yanında Necatigil’in bu derlemesi ile Muzaffer Tayyip’in sesi hep kulaklarımızda.
Bir Sevda Şiiri
Sen eski bir sevda şiirisin..
Bir koku var sende,
Sıcak yaz akşamlarına mahsus..
Ellerinde mi,
Saçlarında mı,
Gözlerinde mi
Bilmem..
Bir koku var sende,
Sıcak yaz akşamlarına mahsus..
İsterdim
Bir güzele
Güzelliğini söylemek isterdim
Aynalardan evvel..
Bir güzelle
Yaşamak isterdim
Güzel Güzel..
Bilmediğini Biliyorum
Diyecekler ki arkamdan
Ben öldükten sonra
O, yalnız şiir yazardı
Ve yağmurlu gecelerde
Elleri cebinde gezerdi
Yazık diyecek
Hatıra defterimi okuyan
Ne talisiz adammış
İmanı gevremiş parasızlıktan..
Bel ki diyorum kendi kendime.!
Belki öldükten sonra
Mümkündür yaşamak.!
Seni Anlamak
Seni anlamak için
Sen olmak gerekir
Seni anlıyorum
Çünkü yüreğindeki senim..
Beni korkutan şey
Ölüm değil,
Beni korkutan insanlar..
Kuş Misali
Derler ki insan oğlu
Uçan bir kuş misali
Bir bakarsın burda şimdi
Bir bakarsın öldü gitti..
Ve işte dünyamız
Ağacın kuşa,
Kuşun ağaca
Benziyen bir tarafı yok..
Ben de diyorum ki
Muzaffer Tayyip adındaki insan
Güzel olan yaşadığımızdır
Bir gün öleceğimiz değil..
Belki diyorum kendi kendime
Belki de öldükten sonra
Mümkündür yaşamak.!
Üzüntü
Ne ister benden bu üzüntü
Sokağa çıksam
Yahut eve girsem
Peşimde.
Henüz sevda denilen derde
Düşmüş değilim
Parasızlık da çekmiyorum
Çok şükür bu günlerde.
Peki nedir beni mahzun eden
Neden ağlıycak gibiyim
Bir dokunsanız
Şu güzel bahar sabahında.
Bilinmez ne arar bu üzüntü
Ben gibi avare bir insanda
Ki bütün gün işim
Dere boyu gezinti.
Ağaç, Kuş ve Güneş
Ağaç, kuş ve güneş
Sizi dertsiz bildim
Dertli günümde..
Sokak, seni sevdim
Ellerim cebimde..
Bulut, seni aradım
İşsiz günümde..
Saadet, seni buldum
Bu kalabalık şehirde..
Ağaç, kuş ve güneş
Sizi dertsiz bildim
Dertli günümde..
Muzaffer Tayyip En Güzel Şiirleri
Gurbet
Aşıksın işte
Ne diye saklarsın
Söylediğin şarkıdan belli
Sevdiğin kız
Seni sevmez
Üstelik..
Bir de gurbettesin
Mektup beklersin
Gelmez..
İstanbul’a Hasret
İstanbul’un bir başka hatırası
Sigara dumanı dolu kahve
Güven olmaz erkenden gitmeli eve
Kararsızdır eylül güneşinin seması
Sonbahardır yağmur yağacak elbet
Baksana, kuşlar yuva derdinde
Sen ekmek parası peşinde
Ah dayanılmaz bir hale geldi gurbet.
Dayanılmaz yolumun üstünde meyhane
‘çek canım çek’
‘çek gülüm çek’
‘çek İstanbul aşkına bi tane.’
Ne iştir ben de bilmem
İçtikçe hatırlıyorum
Hatırladıkça içiyorum
Doldur kadehi anam babam.
Ölümü Düşünmek
Mümkün mü ağlasın annem,
Mezarımın başucunda,
Ben sesimi çıkartmıyayım,
Hayırsız bir evlat gibi..
Bir bulut uçsun da,
Ben başımı kaldırmıyayım..
Yağmur dindikten sonra,
Gezinmiyeyim caddelerde..
Ah, mümkün mü bir güzel kadın
Geçsin de yanımdan,
Ben seyretmeyeyim,
İçimi çekerek…
Barış
Barış ilan edildi nihayet
Herşey eski halini aldı
Ne olduysa cephede ölene oldu
Bir sabah aldılar evinden
Güneşli bir gün vardı dışarda
Ağaçlar da henüz çiçeklenmemişti
Ne kadar durgundu Allahım deniz
Ve bir daha dönmedi geri
İşte bütün hikâye
Annesi ağlıyor şimdi.
Arzu
Bir güzele
Güzelliğini söylemek isterdim
Aynalardan evvel..
Bazı Saatler
Denizle deniz olduğum saatler vardır
Küçük ve beyaz bir bulutum
Çay içerken
Sabah vakti..
Hatıralarda
Söyle sarı saçlı daktiloya
Ben yokum artık
Vefasız dostlara hatırlat
Kimseye kalmaz o dünya..
Nasıl unuturum güzeldi yaşamak
Fakat hakkı varmış Oktay’ın
“Hatıralar da dal istiyor
Kuşlar gibi konacak.”