Sayfamızda en güzel asker şiirleri, en güzel askerlik şiirleri, en güzel askerlik ile ilgili şiirler, askere moral şiirleri, ünlü askerlik şiileri bulunmaktadır. Siz de bizimle beğendiğiniz en güzel asker şiirleri varsa paylaşabilirsiniz. İşte sizin için derlediğimiz en güzel asker şiirleri.
En Güzel Asker Şiirleri
Asker Duası- Ziya Gökalp
Elimde tüfenk, gönlümde iman,
Dileğim iki: Din ile vatan…
Ocağım ordu, büyüğüm Sultan,
Sultan’a imdâd eyle Yârabbi!
Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi!
Yolumuz gaza, sonu şehâdet,
Dinimiz ister sıdk ile hizmet,
Anamız vatan, babamız millet,
Vatanı ma’mur eyle Yârabbi!
Milleti mesrur eyle Yârabbi!
Sancağım tevhid, bayrağım hilâl,
Birisi yeşil, ötekisi al,
İslâm’a acı, düşmandan öc al,
İslâm’ı âbâd eyle Yârabbi!
Düşmanı berbâd eyle Yârabbi!
Kumandan, zabit, babalarımız.
Çavuş, onbaşı, ağalarımız.
Sıra ve saygı, yasalarımız.
Orduyu düzgün eyle Yârabbi!
Sancağı üstün eyle Yârabbi!
Cenk meydanında nice koç yiğid,
Din ve yurd için oldular şehid,
Ocağı tütsün, sönmesin ümid,
Şehidi mahzun etme Yârabbi!
Soyunu zebun etme Yârabbi!
Cenk Şarkısı-Mehmet Akif Ersoy
Yurdunu Allâh’a bırak, çık yola:
«Cenge! » deyip çek ki vatan kurtula.
Böyle müyesser mi gazâ her kula?
Haydi levend asker, uğurlar ola.
Ey sürüden arkaya kalmış yiğit!
Arkadaşın gitti, yetiş sen de git.
Bak ne diyor, cedd-i şehîdin, işit:
«Durma git evlâdım, uğurlar ola.
«Durma git evlâdım, açıktır yolun…
Cenge sıvansın o bükülmez kolun;
Süngünü tak, ön safa geçmiş bulun.
Uğrun açık olsun, uğurlar ola.
«Yerleri yırtan sel olup taşmalı!
Dağ demeyip, taş demeyip aşmalı!
Sendeki coşkunluğa el şaşmalı!
Haydi git evlâdım, uğurlar ola.
«Yükselerek kuş gibi Balkanlara,
Öyle satır at ki kuduz Bulgar’a:
Bir daha Osmanlı’ya güç sırtara!
Git de gel evlâdım… uğurlar ola.
«Düşmana çiğnetme bu toprakları;
Haydi kılıçtan geçir alçakları!
Leş gibi yatsın kara bayrakları!
Kahraman evlâdım, uğurlar ola.»
* * *
Balkan’ı bildin mi nedir, hemşeri?
Sevgili ecdâdının en son yeri.
Bir sıla isterdin a çoktan beri
Şimdi tamam vakti… Uğurlar ola.
Balkan’ın üstünde sızan her pınar
Bir yaradır, durmaz içinden kanar!
Hangi taşın kalbini deşsen: Mezar!
Gör ne mübârek yer… uğurlar ola.
Eş hele bir dağları örten karı:
Ot değil onlar, dedenin saçları!
Dinle: Şehid sesleridir rüzgârı!
Durma levend asker, uğurlar ola.
Ey vatanın şanlı gazâ mevkibi,
Saldırınız düşmana arslan gibi.
İşte Hudâ yâveriniz, hem Nebi.
Haydi gidin, haydi, uğurlar ola.
EN GÜZEL ASKER ŞİİRLERİ SEVGİLİYE
Vakit Akşama Kilitlendi-Bahattin Karakoç
Vakit akşama kilitlendi
Kuşlar da farkında mıdırlar bilmiyorum
Bir gün daha geçip gitti ömrümüzden
Bir elma daha düştü daldan
Vakit akşama kilitlendi
Atlar da farkında mıdırlar bilmiyorum
Esintinin yönü değişti durup-dururken
Gökkuşağı bilezikler takmışlar
Ayakları görünmüyor halhaldan
Vakit akşama kilitlendi
Ya balıklar, onlar farkında mıdır
Dayanılmaz boyutlarda çağrısı ötelerin
Belki kaza, belki kader
Denize bir insan düşüyor sandaldan
Vakit akşama kilitlendi
Ya gardiyanlar, onlar da farkında mıdır
Bir gün daha eksilirken mahpusun cezası
Tâdatta
Bir ceset çıkıyor çuvaldan
Vakit akşama kilitlendi
Hamaklarda sallanıyor Don Kişot şairler
Tanıklık yapmaya reşit değiller
Bir daha, bir daha derken
Son elma da düştü-düşecek daldan
Vakit akşama kilitlendi
‘En büyük takım, bizim takım’dır
‘En büyük asker, bizim asker’
Hep hava basıp durur körükler
Kırmızı şeritli bir aferin gelecek diye
Örümcek kraldan…
Ölü Asker İçin İlk Türkü-İsmet Özel
Bulutları kovan hırçınım benim, büyücüm
doğrudur gebe kaldığım coşkun bir akarsudan
bir bıçak alnıma çizer o homurtuyu ağırdan
altın haykırışlarla kuşlar uçup gelir üstümüze
gelip geceyi biriktirirler üstümüze
ben ki otobüslerde sarışın sanmışım kendimi uzun zaman
uzun zaman terli bir erkeğin esneyişiyle
bir kaçağın övgüsüne saklanıp
akşam vakitleriyle oğunup uzun zaman
kanaryalarla kesmişim uzayan tırnaklarımı.
Yüzümden bir tilkiyi silenim benim, büyücüm
erkeksi kadınların yasını tutmuyorum, artık sevin
ellerimde madensi gürültüler taşıyorum
babam uçurtmalarımı benden çok severdi bilirsin
şimdi uçurtmalarım büyük, o homurtu (o insan)
eskiden her üzgün bakışımı Pegasus’a harcardım
her kapı gıcırtısından çocuklar dökülürdü, ne çirkin
ne çirkin, gövdemde ince bir zırh yara kabuklarından
derken hüzün! Kadın sesleri çıkaran o duman…
Büyücüm, aşkımı dürtenim benim
bir oyun kuralı değiliz artık, sevin.
EN GÜZEL ASKERLİK ŞİİRLERİ NİŞANLIYA
Topal Asker-Hüseyin Nihal Atsız
Ey saçları “alagorsan” kesik hanım kız!
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Bacağımla alay etme pek topal diye.
Bir sorsana o topallık bana nereden hediye?
Sen Şişli’de dans ederken her gece gündüz,
Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz
Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
Siz salonda dans ederken bizler savaştık.
Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Olan işler dimağını azıcık yorsun!
Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;
Biliyorum baldırını o kadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
Benim bütün elbisemden… Hatta kendimden…
Biliyorum: Çünkü bugün şu dünyada ben
Neyim? Bir hiç… İşe güce yaramaz topal…
Sen sağlamsın, senin hakkın, dünyadan zevk al:
Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!
Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.
Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
Dolaşırken… Biz de tipi, fırtına, yağmur,
Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık.
Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık…
Gülme öyle bana bakıp pek arsız arsız
Gülme öyle bana bakıp pek arsız arsız
Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!
Sana karşı haykıranı, mecbursun dinle;
Bugün hesap göreceğiz artık seninle:
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aşkı ile bin belalı işe can atan
Anam, babam, karım, kızım, eziliyorken
Dağlar kadar yük altında… gel, cevap ver, sen
Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!
Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda…
Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harp ederken yedim kurşunu.
Onun için topal kaldı böyle bacağım,
Onun için tütmez oldu artık ocağım.
Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.
Asker İçin Moral Veren Şiirler
Türkiyem- Dilaver Cebeci
Baş koymuşum Türkiye’min yoluna
Düzlüğüne, yokuşuna ölürüm,
Asırlardır kır atımı suladım.
Irmağının akışına ölürüm.
Deli sular, salkım-saçak söğütler,
Kışlada kumandan, asker öğütler,
Yaylalarda ata biner yiğitler,
Bozkurt gibi bakışına ölürüm.
Sevdalıyım, yangın yeri bu sinem
Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem.
Pınarlardan su doldurur Eminem
Mavi boncuk takışına ölürüm.
Düğünüm, derneğim, halayım, barım,
Toprağım, ekmeğim, namusum, arım,
Kilimlerde çizgi çizgi efkârım,
Heybelerin nakışına ölürüm.
Koğuşkalk-Küçük İskender
Koğuşkalk
Sesime zulmet ağzımın kapısındaki gardiyan
Bu şehre beş vakit ezan kadar,
Beş vakitte ihanet lazım.
Tertemiz dudaklardaki acı ayrılık kelimesi,
Dökülürken ayaklarımın altına kırmızı bir halı gibi
Durup, tamda hayatın önünde;
‘Merhaba asker, mutlumusun’ demekte lazım…
Namlu Uçları-Tekin Gönenç
sonra gittin sen
kendi acılarına dilsiz
yarısı küskün bahçelerde güldüğünün
yarısı sürgünlerde
ışıklar içinde binlerce ada
kulaç kulaç sokulurken denizlerine doğru
aldırmadın gittin
yaralı dağlara gömdün yanılgılarını da
tek bir kurşunla yanı başında vurulan
o can arkadaşın gibi
şimdi açılan her mektubunda
sonu gelmez postal sesleri
ve yırtık asker türküleri
sen de öğrendin sonunda
açlığımız da bizim
umulmadık namluların ucundadır
tokluğumuz kadar
Sevgilimin Adı Kalaşnikof-Cezmi Ersöz
Üç yiğit asker, beş fakir gerilla daha öldü
Sevgilimin adı kalaşnikof
En uzun ömürlü aşkımızın
Üç yiğit gerilla, beş fakir asker
Efendiler çok yaşamanızı istemiyor
Çiçekler, kediler, bisikletler
Sizden daha uzun ömürlü
Sevgilimin adı kalaşnikof
En uzun ömürlüsü aşkımızın
Tahta Kale-Edip Cansever
Gövdesi ince uzun, eliyse peynir ekmekli
Beni mi süzüyor ne, cay mi içiyor ne, anlamadım
Bir asker, öyle bir asker ki, doğduğu günden beri izinli
Dünyaya izinli, kadına izinli, sevmeye izinli
Bilmem ki nasıl olmuş her yerden çıkıvermişler
Ürkek ve devamlı insan yüzleri.
Güneşler gidiyor camlarda, Bayburt’ta aksam yemeği
Kolunu kaldırıyor biraz,
……….
El Gazeli- Mehmet Akif İnan
Ellerine Sarın Kalbimin içini
O ayla boyanmış nar ellerine
Bahar ellerine giydir düşleri
Göksel şarkıları sar ellerine
O kar ellerine yar ellerine
Deme sabah akşam var ellerine
Rüzgar mı asker mi biçti yolumu
Önünde kaç engel var ellerine
Bitirip şu kara kuru ekmeği
Göç etsem diyorum yar ellerine.