En Güzel Anlamlı Asaf Halet Çelebi Şiirleri ve Sözleri, Ünlü Asaf Halet Çelebi Alıntıları, Asaf Halet Çelebi İbrahim, Mara, Adımı Unuttum, Ayna, He, Nirvana Şiiri, Asaf Halet Çelebi Bakanlar Bana, Cüneyd, Memleketim Şiiri, Asaf Halet Çelebi Aşk Şiirleri, Alıntılar, Kısa, Uzun, Anlamlı, Duygusal, Özlü Resimli Asaf Halet Çelebi Şiirleri
En Güzel Anlamlı Asaf Halet Çelebi Şiirleri ve Sözleri sizler için bir araya getirildi. Ünlü Asaf Halet Çelebi Alıntıları şiir severlerin büyük ilgisini çekiyor. Asaf Halet Çelebi İbrahim, Mara, Adımı Unuttum, Ayna, He, Nirvana Şiiri, Asaf Halet Çelebi Bakanlar Bana, Cüneyd, Memleketim Şiiri gibi pek çok şiiri ile en çok okunan şairler arasında yer alıyor. Bu yüzden biz de sayfamızda Asaf Halet Çelebi Aşk Şiirleri, Alıntılar, Kısa, Uzun, Anlamlı, Duygusal, Özlü Asaf Halet Çelebi Şiirleri hakkında geniş bir içerik hazırladık. İşte En Güzel Anlamlı Asaf Halet Çelebi Şiirleri ve Sözleri
Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olan Asaf Halet Çelebi 27 Aralık 1907 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Galatasaray Lisesi’nde aldı. Daha sonra Adliye Meslek Mektebi’ni bitirip Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesinde katip olarak görev yaptı. Osmanlı Bankası ve Denizyolları İdaresinde uzun yıllar çalıştı. En son İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Kütüphanesinde memur olarak vazife gördü. Türk şiirine uzak doğunun ve mistik dünyanın renklerini taşıdı. Gerek yaşam öyküsü gerek incelikli kişiliği ile günümüzde de ilgi odağı olan Asaf Halet Çelebi kendi şiir tarzını oluşturdu. 15 Ekim 1958 yılında hayatını kaybetti.
En Güzel Anlamlı Asaf Halet Çelebi Şiirleri ve Sözleri
ADIMI UNUTTUM
adımı unuttum
adı olmıyan yerlerde
ne in
ne cin
ne benî âdem
zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden
çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
bir iğne deliğinden
adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak
İBRAHİM
ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim
NİRVANA
karanlığı geçelim
karanlığı geçelim
ne uyku
ne ölüm
hem uyku
hem ölüm
düş içime uyu
ve sonsuz büyü
unut renkleri
ve şekilleri
hepi
ve hiçi
beni
ve seni
ve geceyi yuttu
nirvana
SİDHARTA
niyagrôdhâ
koskoca bir ağaç görüyorum
ufacık bir tohumda
o ne ağaç ne tohum
om mani padme hum (3 kere)
sidharta buddha
ben bir meyvayım
ağacım âlem
ne ağaç
ne meyva
ben bir denizde eriyorum
om mani padme hum (3 kere)
MÂRA
bilmemek bilmekten iyidir
düşünmeden yaşayalım
mâra
günü ve saatleri ne yapacaksın
senelerin bile ehemmiyeti yoktur
seni ne tanıdığım günleri hatırlarım
ne seneleri
yalnız seni hatırlarım
ki benim gibi bir insansın
tanımamak tanımaktan iyidir
seni bir kere tanıdıktan sonra
yaşamak acısını da tanıdım
bu acıyı beraber tadalım
mâra
başım omuzunda iken sayıkladığıma bakma
beni istediğin yere götür
ikimiz de ne uykudayız
ne uyanık
LÂMELİF
başı sana benzeyen lâmelifin
havada kolları
el’amââân
çekdi çıkardı çengeli
sağ kolunun
ve takıldı kaldı köklere
kalb yok göğsümün içinde
kök var
ne kökü
meyan kökü
lâmelifin kolları
senin kolların
lâmelifin göbeği
senin göbeğin
lâmelifin kolları
dolandı boynuma
Ünlü Asaf Halet Çelebi Alıntıları
CÜNEYD
bakanlar bana
gövdemi görürler
ben başka yerdeyim
gömenler beni
gövdemi gömerler
ben başka yerdeyim
aç cübbeni cüneyd
ne görüyorsun
görünmeyeni
cüneyd nerede
cüneyd ne oldu
sana bana olan
ona da oldu
kendi cübbesi altında
cüneyd yok oldu
AYNA
aynadan bakan benim
küçük gotamacık
duvarlardan karşına çıkan
aynalardan hayalini çalan
muhabbet olup vücudunu saran
küçük câriyen
nigâr-ı çîn
nigâr-i çîn
bin bir aynada oynar
ayna ayna içindedir
nigâr-i çîn
nigâr-ı çînin içinde
ve zaman
zamanın dışında
uzat ellerini küçük gotamacık
hayal hayal içinde
dünya bir hayal dolabıdır
aynalardan geçer
küçük gotamacık
çok sürmeden hayallerimiz
aynaların arkasından geçer
aynaya bakan benim
hayal annemin oğlu
bodhista gotama
dünyada en güzel şey
seni buldum
artık hiç bir şey istemem
küçük câriyem nigâr-ı çîn
uzat ellerini
aynaların dışına çıkalım
HE
vurma kazmayı
ferhaaat
he’nin iki gözü iki çeşme
aaahhh
dağın içinde ne var ki
güm güm öter
ya senin içinde ne var
ferhat
ejderha bakışlı he’nin
iki gözü iki çeşme
ve ayaklar altında yamyassı
kasrında şirin de böyle ağlıyor
ferhaaat
ADIMLAR
bir adım attığım yerde
ne vardı ki
gitmemle kayboldu
her adımımda
sonsuz ben’leri koyuyorum
boşluğa
ve yine ben dolmuyorum
geçip gittiğim yerlerden
iç içe
öne
ve arkaya bakan
bir sürü
ben
ler
koymuşumdur
eskileri çocuk
şimdikiler ihtiyar
MANSUR
renkler güneşten çıktılar
renkler güneşe girdiler
renkler güneşsiz öldüler
ne renk gerek bana
ne renksizlik
güneşler bir yerden çıktılar
güneşler bir yere girdiler
güneşler onsuz öldüler
ne aydınlık gerek bana
ne karanlık
şekiller bir yerden geldiler
şekiller bir yere gittiler
şekiller görünmez oldular
büyük köşe vur
bütün sesler bir seste boğuldu
mansûr
mansûuur
Asaf Halet Çelebi Aşk Şiirleri
NURUSİYAH
bir vardım
bir yoktum
ben doğdum
selim-i salisin köşkünde
sebepsiz hüzün hocamdı
loş odalar mektebinde
harem ağaları lalaydı
kara sevdâma
uyudum
büyüdüm
ve nûrusiyâha ağladım
nûrusiyâha ağladığım zaman
annem süzudilâra idi
ve babam bir tambur
annem süstü
babam küstü
ama ben niçin hâlâ nûrusiyâha ağlarım
nûrusiyâaah
nûrusiyâaahhh
GÖZLER KİMİ GÖRDÜLER
odalarda oturdum
odaları kapladım
sokaklara çıktım
sokakları doldurdum
görünen her şey ben oldum
ve her şey beni gören göz oldu
ve ben görünmez oldum
gözler kimi gördüler
GÜNEŞİN IŞIĞI
her şey güneşi seviyor
hattâ denizler bile
denizlerde nefes alan sen bile
ve biz
güneşi değil ışığını seven insanlarız
güneş içime vuruyor
güneşin ışığı var
güneş yok
güneşin ışığını kim anlatabilecek
pazar pazar gezmek
dağ dağ dolaşmak
ve ormanlarda kalmak
güneşin ışığını anlatacak olanı arıyorum
güneş içime vuruyor
KUNÂLA
vakit geldi kunâla
dünyayı göreli çok oldu
tam kırk yılda seni buldum kunâla
bu can tenden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir kerecik sevmek çok değil
simsiyah saçların var kunâla
kemiklerine yapışık etlerin var
bir gün dökülecek
kunâla kuşu gibi gözlerin var
bir gün sönecek
kunâla
bu etlerin arkasında güzelliklerin var
benden başka kimse bilmeyecek
bu can içimde kuştur kunâla
seni görünce titrer
bu can gözümde muhabbettir kunâla
seni görünce yanar
bu can burnumda soluk olur kunâla
uçar gider
bu can benden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir tek seni sevmek çok değil
HIRSIZ
pencereden girdi mehtap
bu evde hırsız var
mehtapta
pencerede oturmuş
beni görüyorum
kapıyı çalsam
içerden ben çıkacağım
içerden çıkacak beni görmek istiyorum
penceredeki beni uyandırmalıyım
içerde hırsız var
içerdeki hırsızın
ben olacağımdan korkuyorum
Özlü Asaf Halet Çelebi Şiirleri
MARİYYA
Preguntias que significa
Saudade; voute dizer
Saudade e tudo o que fica
Depois de tudo morrer
Maria Barbas
çin kadar uzaklardan
can kadar yakından
sen bir masal kızısın
dün
çinden gelmiştin
bu gün
lizboa’dan
yüzünde tarçın kokusu
gözünde cîn
bir gün buradan gidersin
mariyya
can kadar yakın
çin kadar uzak
lizboa boyalı haritalarda kapanır
bir gün buradan gidersin
mariyya
aynalarda seni ararım
bu şehirde seni ararım
bu dünyada seni ararım
mariyyaaa
BEDDUA
kendi göklerimden indim
kendi duvarlarıma
konduğum duvarlar yıkılsın
bahtiyâaar*
havuzlarımda bir kaç damla su içip
ağaçlarımın çiçekli dallarına uçdum
konduğum dallar kurusun
bahtiyâaar
seni bağçelerimde uyutdum
seni duvarlarımda sakladım
havuzlarıma güneşler vurduğu zeman
gözlerini açıp bana gülerdin
bahtiyâaar
yazık sana verdiğim emeklere
*bahtiyar: Bir masal kahramanı:
“-Kız! sen buraya nasıl geldin, korkmadın mı? Gel seni benim yattığım tabutlukta saklayayım. Çünkü biraz sonra bir güvercin gelecek, seni görürse öldürür. Bunu üzerine kız delikanlıya dedi ki:-Eğer benimle evlenirsen gelirim. Delikanlı buna razı olarak, parmağındaki yüzüğü ona verdi, kız da yüzüğünü çıkarıp parmağına taktı, artık evlenmişlerdi. Biraz sonra güvercin geldi. Kız tabutluğa girerek orada saklandı. Güvercin gagasında getirdiği yiyeceği delikanlıya verdikten sonra uçup gitti. Bu minval üzre kız bu mezarlıkta delikanlı ile beraber güvercinin getirdiği yiyecekleri yiyerek tam bir sene onunla yaşadı, sonra delikanlıyı konağına yolladı. (…) Bir sabah, güvercin pencereye gelerek seslendi:-Ey Bahtiyar, dokunduğum duvar yıkılsın! Lahzede duvar çatır çatır yıkıldı… Sonra: -Konduğum dallar kurusun! Dedi, konduğu dallar kurudu. Güvercin, sarayın penceresi önündeki ağaçta öte öte çatladı.” İran esatirinde bu güvercinin karşılığı Simurg ya da Sireng ve yetiştirdiği çocuğun adı da Zaloğlu Rüstem. [Seyhan Erözçelik, Son Vezir Asaf’ın Şiir Dünyasında Nedircik Yavruları-Bir İpuçlandırma Çalışması]
En Sevilen Asaf Halet Çelebi Alıntıları Kısa Uzun
ŞAMANDIRA BABA
yaramaz kız bahçeye gelecek
benimle oynamaya
şamadıra babacığım
ona bütün oyuncaklarımı versem
ve bütün nedirciklerimi
kertenkeleler kaçacak
ve biz güneşten saklanacağız
çok yaprakların altına
şamandıra babacığım
çok uslu oturacağım
yaramaz kız gelecek diye
KEDİ
tavan arasına kaçan çocuk
erik ağacından görünen göğü düşünür
akşamın acısı içine çökünce
uyur
benim küçük bir kedim vardı
ahmak bir ayak ezdi
benim en güzel çocukluğunu
ahmak bir ayak ezdi
ağaçların arasında unutulan çcouk
yapraklarda güneşi görür
ve hareli denizlerde gezdiği günü düşünür
küçük kedim bana sürün
kediler ağlamaz
çöp tenekelerinde ölür
sıska kediler
damlardan çok mezbelelerde görünür
küçük kedim
molozlu sokakların ağır uykusundan gerin
bilirim ki sen
bu çöplükten değilsin
benim gibi garipsin
ikimizin de unuttuğumuz
kuşları bol
ağaçları bol bahçelerdensin
koca duvarlı sokaklarda sıkılmışsın
ve canından bıkmışsın..
İNSANLAR
yer yüzünde olmuşlar
kafaları kafama benziyor
elleri ayakları var
benim de var
su istiyorum
su veriyorlar
meramımı anlıyorlar
ağzımın kımıldanışından
dokununca gövdelerine
kaçamıyorlar
soruyorum kim olduklarını
insanız
diyorlar
İÇİMDEN
dünyalar kuruldu
dünyalarda şehirler kuruldu
ve birden
kendimi bir şehirde buldum
sokaklarda yürüyen
yaşayan ve ölen insanlardan
kendimi bir şehirde buldum.
karanlık gecelerde yürüdüm
yarı aydınlık yerlerde oturdum
adımı çağıran dost yüzler buldum
dost dost diye haykırmak istedim
içimden sevindim
düşünmedim ne başını
ne sonunu
düşünmedim ne kendimi
ne de senin kim olduğunu
yalnız
senin için çok güzel rüyalar gördüm
uyandım
karşımda seni buldum
dosttan daha dost
güzelden daha başka
içimden sevindim
içimden sevdim
içimden